Yem Faturasındaki 765 Milyar Lira: Türkiye Hayvancılığının Gerçek Açmazı
Türkiye tarımı 2024 yılını ağır bir yem faturasına kapattı. Çiftçiler, büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı üretimi için 765 milyar 533 milyon TL’yi yeme harcadı. Tarım politikaları uzmanı Ergin Kahveci’nin hesaplamalarına göre bu rakam, toplam tarımsal maliyetin %16,6’sına denk geliyor.
Ancak tablo, yalnızca bir maliyet verisi değil; hayvancılığın yapısal bağımlılığının da çarpıcı bir göstergesi.
Kaba Yem Üretilemiyor, Kesif Yem İthal Ediliyor
Çiftçilerin cebinden çıkan bu 765 milyar liralık faturanın yarısı kaba yeme, yani hayvanın yaşaması için gereken temel besine gitti.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta kaba yem maliyeti 386,25 milyar TL, kesif yem gideri ise 174,5 milyar TL olarak hesaplandı.
Kanatlı üretimi için 146,1 milyar TL, balıkçılık ve diğer yemler için ise 58,6 milyar TL harcandı.
Kahveci, “Çiftçilerin kaba yem giderlerinin toplam yem giderlerinin yaklaşık yarısı kadar olması, ancak bu yemlerin büyük bölümünü kendi üretmemesi, hayvancılığın ana darboğazını oluşturuyor” diyerek uyarıyor.
Üretici Üretiyor, Ama Yem Alıyor: “Kendi Kaynağını Üretemeyen Sistem”
Veriler, Türkiye’de hayvancılığın kendi yem ihtiyacını karşılayamaz hale geldiğini gösteriyor.
Üretici, tarlasında mısır ya da arpa üretse bile, işletme ölçeğinde karma yem üretimi yapamıyor.
Bu da, çiftçiyi doğrudan ithalata dayalı yem hammaddelerine bağımlı hale getiriyor.
Kahveci, “Kesif yem bağımlılığı, ülkemizi dolaylı olarak ithalata mecbur bırakıyor. Bu bağımlılık aynı zamanda su, elektrik ve enerji kaynaklarının aşırı kullanımını tetikliyor” diyerek, tarım politikalarının yeniden ele alınması gerektiğini belirtiyor.
Yem Ucuzlamadan Et Ucuzlamaz
Yem, hayvancılıktaki en büyük gider kalemi olmayı sürdürüyor. 2024 verilerine göre yem, çiftçinin net nakit harcamalarının %31,5’ini oluşturdu.
Bu oran, üreticinin cebinden çıkan her 3 liranın birinin doğrudan yem giderine gittiği anlamına geliyor.
Kahveci, bu gerçeğe dikkat çekerek şu tespiti yapıyor:
“Yem sorununu çözmeden et fiyatlarını düşüremezsiniz. Çiftçi kendi kaba yemini üretmedikçe, maliyet ithalatla, fiyat ise tüketiciyle kavga etmeye devam eder.”
Yem Krizi, Su Kriziyle El Ele
Uzmanlara göre, ithal yem hammaddesi bağımlılığı yalnızca ekonomik değil, çevresel bir tehdit de oluşturuyor.
Kesif yem üretiminde kullanılan hammaddelerin büyük bölümü suya bağımlı bitkiler olduğundan, bu sistem su kaynakları üzerinde de baskı yaratıyor.
Kahveci, “Su ve elektriğin kayıt dışı ve aşırı tüketimi, yem politikalarının yan etkisi olarak büyüyor” diyor.
Maliyet Değil, Model Sorunu
2024 verileri, Türkiye’nin hayvancılıkta artık sadece “maliyet yüksek” tartışmasıyla değil, üretim modelinin sürdürülebilirliğiyle yüzleşmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Kaba yemi tarlasında değil, piyasadan alan bir üretici modeli, uzun vadede gıda enflasyonunun kalıcılaşması anlamına geliyor.
Yem maliyeti, artık yalnızca çiftçinin değil; ülkenin gıda güvenliğinin de ana göstergesi haline geldi.