CHP’nin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, “Bütçe Raporu”nu hazırladı. Raporda yapılan tespitler dikkat çekici detaylar içeriyor.
DEPREMDEN ÖNCE: Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), son yıllarda bütçe açıklarının deprem harcamalarından kaynaklandığını öne sürüyor. Ancak, bütçe açıklarının deprem olayından çok önce artış gösterdiği yapılan incelemelerde ortaya çıkıyor.
YÜK ÇALIŞANLARDA: Özellikle zengin kesimlerden yeterli vergi toplanamadığı vurgulanıyor. Vergi yükü, dolaylı vergiler aracılığıyla tüketicilerin üzerine binerken, gelir vergisi yükü ise çoğunlukla ücretli çalışanların omuzlarında kalıyor. Şirketlerin milli gelirdeki payları artmasına rağmen, bütçeye katkıları oldukça sınırlı kalıyor.
DOLAYLI VERGİLER: Vergi gelirlerinin büyük bir kısmı dolaylı vergilere bağlı olarak toplanıyor. Dolaysız vergilerin (gelir, kurumlar ve servet vergileri) toplam vergi gelirleri içindeki payı %38.3, dolaylı vergilerin payı ise %61.2 olarak belirlenmiş durumda.
GERÇEKLEŞEN FAZLA: Yasal düzenlemeler nedeniyle vazgeçilen vergi gelirlerine vergi harcaması deniliyor. 2026 yılında vergi harcamalarının 3 trilyon 597 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Ancak, gerçekleşen vergi harcamaları, bütçe görüşmeleri sırasında sunulan rakamların çok üzerinde. 2023 yılı bütçe teklifinde vergi harcaması 994.4 milyar TL olarak öngörülmüştü, ancak gerçek rakam 1.7 trilyon TL’ye ulaştı. Gerçekleşen vergi harcaması, bütçede sunulanın 1.7 katı seviyesinde. Toplanan vergi gelirleri ile karşılaştırıldığında, vergi harcamalarının vergi gelirlerine oranı %38.4 olarak hesaplanıyor.
ŞİRKETLERE YARIYOR: İktidarın vergi harcamalarını gerekçelendirdiği Gelir Vergisi Yasası çerçevesinde asgari ücrete tanınan muafiyet, 2023 yılında toplam vergi harcamalarının %21’ini oluşturdu. Aynı yıl, asgari ücret muafiyeti nedeniyle yapılan vergi harcaması 365.3 milyar TL olurken, Kurumlar Vergisi Yasası’ndaki istisnalar nedeniyle yapılan harcama 571 milyar TL’ye (toplamın %33’ü) ulaştı.
ASTRONOMİK BOYUTTA: Türkiye’deki vergi harcamalarının boyutları ciddi bir şekilde büyüdü. İktidarın iddialarının aksine, vergi harcamalarını artıran faktör asgari ücrete yönelik vergi muafiyeti değil. Vergi harcamalarının yeniden gözden geçirilmesi ve verimlilik esasına dayalı yeni bir ekonomik politikanın oluşturulması gerekliliği öne çıkıyor.
FAİZ YUTUYOR: Gelecek yıl bütçedeki faiz ödemelerinin 2 trilyon 741.7 milyar TL olması bekleniyor. Faiz ödemelerinin bütçe harcamaları içindeki payı %14.5 olarak hesaplandı. Bu oran 2016 yılında %8.6 iken, bu yıl %14 olarak öngörülüyor.
EMEKÇİYE YOK: AKP’nin bütçede kamu personeline ayırdığı kaynak, geçmiş yıllara göre azalmış durumda. 2026 bütçe teklifinde kısmi bir düzelme beklenmesine rağmen, bu oran hâlâ 2016 seviyesinin altında kalıyor. 2016’da toplam harcamalar içindeki payı %29.7 olan personel giderleri, 2023 yılı itibarıyla %22.9’a düştü. 2026 yılında ise bu oranın %29.1 olması bekleniyor. Dikkate alınması gereken bir diğer nokta ise, 2016-2025 döneminde kamu çalışan sayısında %50’ye yakın bir artış yaşanmış olması.
TARIMA PAY: 2006’da bütçe içindeki payı %2.7 olan tarımsal destekleme ödemeleri, yıllar içinde sürekli bir azalma göstermiştir. 2026 bütçe teklifinde, bu ödemelerin payının %0.9 olması öngörülüyor.
EYT YÜK DEĞİL: Sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlerin, EYT’lilerin sosyal güvenlik sistemine yük olduğu yönündeki iddiaların geçersiz olduğunu ortaya koyduğu belirtiliyor. 2016’da sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferlerin harcamalar içindeki payı %18.3’tü. 2020’de bu oran %20.4’e çıkarken, gelecek yıl %12.3’e düşmesi bekleniyor.
EĞİTİMİN PAYI: Son yıllarda eğitim alanında en önemli kesintilerin meydana geldiği belirtiliyor. 2016’da toplam giderler içinde eğitim hizmetlerine ayrılan pay %17.8 iken, 2026 bütçe teklifinde bu oranın %13.3’e düşeceği öngörülüyor.
ÖZELLEŞTİRMELER: 2012-2025 Ağustos döneminde 13 termik santral (6.832 MW) ve 99 hidroelektrik santral (1.633 MW) özel sektöre devredildi. Özel sektörün payı 2012’de %43 iken, 2025 itibarıyla %82’ye yükseldi. Ancak özelleştirmeler sonrasında özel sektör, üretim kapasitesinin %82’sine ve dağıtım kapasitesinin büyük bir bölümüne sahip olmasına rağmen, bu alandaki yatırımlarını artırmak bir yana, azalttı.
‘NEOLİBERAL POLİTİKALAR’
Raporun değerlendirme kısmında, 2026 bütçesinin Türkiye’de ekonominin durgunlaştığı, gerçek işsizliğin rekor düzeylere ulaştığı, enflasyonun kontrol altına alınamadığı ve yoksulluğun derinleştiği bir toplumsal bunalım ortamında ele alınacağı ifade ediliyor. Rapor, Türkiye ekonomisinin bu duruma gelmesinin nedeninin neoliberal politikalar olduğunu vurgulamakta ve 2026 bütçesinin, AKP’nin bu neoliberal anlayıştan hâlâ faydalandığını göstermekte.




