Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen Yeni Yol Grup Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulundu.
Babacan, iktidarın “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda başlattığı süreçle ilgili olarak, Meclis’te kurulan komisyondan bahsetti. Konuşmasında, “TBMM çatısı altında oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bugüne dek yeterince dinleme yaptı. Artık somut adımlar atmanın zamanı geldi. Ancak, aylardır süren tartışma gündemi maalesef sürekli olarak bu konuyu meşgul ediyor. İmralı’ya gidip gitmeme meselesi gündemde. İlk günden beri ifade ettiğimiz üzere, İmralı’nın Komisyon’a iletmek istediği mesajlar varsa, bu mesajlar bir şekilde aktarılmalıdır. Mesajların hangi yöntemle iletileceği ise Komisyon’da temsil edilen siyasi partilerin istişaresiyle belirlenmelidir. Sayın Bahçeli, ilk günden itibaren, Komisyon’dan bir heyetin İmralı’ya gitmesi gerektiğini ısrarla savunuyor. Ancak, bu konuda ne Sayın Erdoğan’dan ne de partisinin diğer yetkililerinden somut bir açıklama gelmedi. Şimdi ise Cuma günü Komisyon’un toplanacağı ve bu konuyu oylayacağı belirtiliyor. Komisyon’da en fazla milletvekili ile temsil edilen AK Parti’nin bu konudaki tutumuna dair kamuoyuna tek bir açıklama yapılmamış olması bizce kabul edilemez.” dedi.
“BU İŞ DOĞRUYSA TOPLUM ÖNÜNDE SAVUNUN”
Babacan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu Komisyonun kurulma amacı ne? AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin Komisyon’da net bir çoğunluğu mevcut mu? Evet. Her konuda ‘Meclis’te çoğunluk bizde, istediğimizi yaparız’ diyen iktidar neden bu Komisyon’u kurdu? Bu Komisyon, önemli ve yüksek riskli bir işin risklerini muhalefetle paylaşmak amacıyla oluşturulmuştur. ‘Bu yükün altından tek başımıza kalkamayız, omuz verin, bu yükü birlikte taşıyalım’ dedikleri için bu adım atılmıştır. Artık Sayın Erdoğan’ın ve AK Parti’nin açıkça sorumluluk almasının zamanı gelmiştir. Bu konuda elini değil, gövdesini taşın altına koyması gerekenler, bu süreçten kaçmaktadır. Bir ülkenin iktidar partisi, sorumluluğu komisyona devredip, sessiz kalarak bu süreci yönetemez. Hep beraber yüklenelim dedik ama bunlar ne yapıyor? ‘Eğer bir getirisi olursa yük sizde, yoksa bizde’ yaklaşımı kabul edilemez. Buradan AK Parti yönetimine sesleniyorum: Eğer bu iş doğruysa, çıkın toplum önünde savunun. Gerekçelerinizi açıklayın ve eğer çekinceleriniz varsa bunu da ifade edin, ama milletten kaçmayın.”
“AK PARTİ ADINA DEĞİL DEVLET ADINA YÜRÜTÜYORMUŞ GİBİ”
Babacan, Erdoğan’ın süreçteki tutumuna da değinerek şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı; İmralı’ya kimin gideceğine karar vermekten DEM Heyeti ile görüşmelere kadar, kimlerin tahliye edileceğine ve komisyonun hangi sivil toplum kuruluşları ile görüşeceğine kadar birçok detayla bizzat ilgileniyor. Yani, Cumhurbaşkanı olarak süreç hakkında izin veriyor, onay veriyor, talimat veriyor. Ancak, AK Parti Genel Başkanı olarak verdiği kararları ve bu kararların sebeplerini kamuoyuna açıklamakta tereddüt ediyor. Sayın Erdoğan, ‘yaparsa AK Parti yapar’ sloganını sürekli kullanmıyor mu? Şimdi bu süreci AK Parti adına değil de devlet adına yürütüyormuş gibi davranmanızın kime ne faydası var? Milletimiz olan bitenin farkında değil mi? Bir konu hakkında saatlerce konuşurken, bu mesele hakkında neredeyse bir cümle dahi edemiyorsunuz. Hâlâ sürecin başarısından emin değilmiş gibi bir tavır sergiliyorsunuz. Eğer bir sorun çıktığında ‘Buna devlet karar verdi, muhalefetle ortak oldu, benimle alakası yok’ diyebilmek için susuyorsanız bu doğru değil. Böyle süreçler inançla, özgüvenle, milleti ikna ederek ve milleti karar alma süreçlerine dahil etmekle yürütülür ve ancak böyle başarılı olunur. Eğer hâlâ başarısızlık ihtimaline yatırım yapıyorsanız, hem iktidar ortağınıza hem de görevlendirdiğiniz bürokratlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Tarihi bir dönemeçteyiz. Biz ‘yanlıştır’ dememize rağmen, çok istediniz; hem devlet başkanı hem de iktidar partisinin genel başkanı oldunuz. Anayasa’da açık hükme rağmen partili, taraflı bir cumhurbaşkanı oldunuz. Bu iki sıfatı bir arada taşımanın ikilemini şu anda yaşıyorsunuz. ‘Her iki şapkayı da beraber taşımanın nimetlerinden ben istifade edeyim, külfetini başkalarına yıkayım’ diyemezsiniz, sorumluluk alın ve ortaya çıkın.”




