Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte Türkiye genelinde kene vakalarında artış yaşanırken, komşu il Sivas’taki ölümler Malatya’da endişe yaratıyor. Şehirde şimdiye kadar sadece bir vaka görülmüş olmasına rağmen, vatandaşlar yetkililerden kapsamlı önlemler bekliyor.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) taşıyan kenelerin yayılma riski, Malatya’da gündemin önemli maddelerinden biri haline geldi. Sivas’ta kene kaynaklı yaşamını yitirenlerin sayısı bu yıl 8’e yükselirken, Kayseri’de de 4 ölüm kaydedildi. Son olarak, Sivas’ın Gölova ilçesinde 67 yaşındaki bir kadın tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Kayseri’de ise benzer bir durumda 36 yaşındaki bir birey yaşamını yitirdi. Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde görülen vakada ise hasta tedavi edilerek taburcu edildi.
Bu gelişmeler sonrasında yerel yönetimlerin üzerine düşen görevler yeniden gündeme geldi. Sivas ve Kayseri gibi illerde parklar ve açık alanlar düzenli olarak ilaçlanırken, bazı vatandaşlar bireysel önlemler almaya başladı. Malatya’da ise henüz geniş kapsamlı bir müdahale başlatılmamış olması, vatandaşların tepkisini çekiyor.
Uzmanlar, riskli bölgelerde düzenli izleme yapılması ve biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanılmasının önemine dikkat çekiyor. Kimyasal ilaçlamaların ise sınırlı tutulması gerektiği vurgulanıyor. İklim değişikliği ile birlikte kenelerin yaşam alanlarının genişlemesi nedeniyle, erken uyarı sistemlerinin kurulması gerektiği ifade ediliyor.
Uzmanların önerileri arasında yeşil alanlarda periyodik ilaçlama, su birikintilerinin önlenmesi, hayvancılık yapılan bölgelerde koordineli mücadele ve halkın bilinçlendirilmesi yer alıyor. Yerel yönetimlerin Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile iş birliği içinde hareket etmesi gerektiği belirtiliyor; ancak Malatya’da bu sürecin henüz başlamamış olması eleştiriliyor.
Sivas ve Kayseri’deki vakalar, sorunun yalnızca yerel değil, aynı zamanda bölgesel bir tehdit olduğunu gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Malatya’nın komşu illerle ortak bir mücadele zemini oluşturması gerektiği vurgulanmakta. Uzmanlar, kene tehdidinin sadece bu yaz ile sınırlı kalmayacağını, iklim değişikliğiyle birlikte önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini belirtiyor.
