Bağcıoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili bir yazılı açıklama yaptı.
Yankı Bağcıoğlu, TSK’nın uzun yıllar boyunca FETÖ’nün hedef alındığını ve bu süreçte ciddi saldırılara maruz kaldığını belirtti. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpas davalarıyla TSK’nın zayıflatıldığını ve milli güvenliğin büyük ölçüde zarar gördüğünü ifade etti.
Son günlerde TSK içerisinde yapılan FETÖ operasyonlarının, bu örgütün devlete yönelik tehditlerinin devam ettiğini açık bir şekilde gösterdiğine dikkat çeken Bağcıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ancak sadece FETÖ değil, benzer tüm yasa dışı yapılar da TSK ve diğer kritik devlet kurumlarına sızma çabası içindedir. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, son operasyonlarda kritik görevlerde bulunan subaylar ile İHA/SİHA pilotlarının da aralarında bulunduğu bazı askerler FETÖ soruşturmaları çerçevesinde gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Bu durum, TSK’nın en önemli görevlerine atanan personelin seçim süreçlerindeki zafiyetleri gözler önüne sermektedir. Benzer olayların devam etmesi, sorunun yapısal ve sistematik bir hal aldığını göstermektedir.”
“HASSASİYETLE YÜRÜTÜLMELİ”
TSK’da terfi eden subaylar, kritik görevlerdeki personel ve askeri okullara alınacak öğrencilerin güvenlik soruşturmalarının en üst düzeyde hassasiyetle gerçekleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu süreç, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile tam bir koordinasyon içerisinde yürütülmeli ve kurumsal güvenliği pekiştirecek şekilde yapılandırılmalıdır.
Özellikle son operasyonda gözaltına alınan askeri personelin, TSK’ya katıldığı dönemde personel temininden sorumlu olan herkesin, bakan yardımcıları da dahil olmak üzere, görevde bulundukları süreçlerden sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Meselenin yalnızca sahada görev yapan personel üzerinden değerlendirilmesi, sorunun derinliğini gizlemekte ve çözüm yollarını zayıflatmaktadır.
“TÜRKİYE’NİN BİR NUMARALI GÜVENLİK ÖNCELİĞİ”
İktidar, geçmişte TSK’ya yönelik yaşanan kumpaslar ve sızmaların bir daha yaşanmaması için en yüksek dikkat ve kararlılığı göstermelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, FETÖ veya benzeri yasa dışı oluşumların yanı sıra herhangi bir siyasi görüşün etkisi altına girmemelidir. TSK, milletin ortak savunma gücü olarak yalnızca anayasal düzen ve milli iradeye bağlı kalarak siyasetten bağımsız bir şekilde görev yapmalıdır. FETÖ ve benzeri yasa dışı yapılarla mücadelenin, Türkiye’nin en önemli güvenlik önceliği olduğu ifade edilmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı, devletin anayasal düzenine ve milletin birliğine yönelik tehdit oluşturan bu hain yapıları tamamen ortadan kaldırmak için durmaksızın çaba göstermelidir. Ancak bu mücadele sırasında, basında yer aldığı gibi, FETÖ ile hiçbir ilgisi bulunmayan masum personelin hedef alınmaması için en yüksek dikkat ve özen gösterilmelidir. Suçluyla suçsuzu ayıran adil bir süreç, TSK’nın kurumsal bütünlüğünü ve toplumsal desteğini güçlendirecektir.
