Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda konuşan 22. TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Umut hakkı konusu Sayın Bahçeli’nin konuşmasıyla gündeme gelmişti. Bu hak mutlaka uygulanmalıdır. Umut hakkı ile ilgili olarak, kimlerin istifade edeceği üzerine düşünmek yerine, müebbet hapse mahkum olanların dahi bir gün serbest kalabileceklerini düşünmeleri gerekir. Genel bir affa duyulan ihtiyaç oldukça önemlidir. Özellikle hak ihlallerinin en üst seviyeye ulaştığı bir dönemde, umumi bir affın kapsamı, sınırları ve geçerlilik tarihi üzerinde düşünmek ve tartışmak faydalı olacaktır” dedi.
Bülent Arınç, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun önceki TBMM başkanlarının dinlenileceği yedinci toplantısında, geçmişten örnekler vererek sürecin olumlu bir şekilde ilerlemesi gerektiğini vurguladı. Yaklaşık 40 dakika süren konuşmasında Arınç, şu ifadeleri kullandı:
“Bu konuyla geçmişten beri ilgilenen biriyim. En son başbakan yardımcısı olduğum dönemde, 2009-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinde görev aldım. O dönemde de bu sorunun Meclis’te bir komisyonla devam etmesi gerektiğini belirtmiştim. İYİ Parti dışında tüm partilerin bu komisyonda yer alması beni memnun ediyor. Keşke o parti de burada olsa ve görüşlerini paylaşsa. Geçtiğimiz bir yıl süresince başlayan bu süreç olumlu bir şekilde ilerliyor.”
Arınç, “Terörsüz bir Türkiye herkesin arzusu. Ancak bu komisyonun görevi, bu süreci olumlu sonuçlara ulaştırmaktır. Bunun için de milli dayanışma ve toplumsal barış şarttır. Uzun yıllardır siyasetin içindeyim ve hep Kürt arkadaşlarla siyaset yaptım. Kardeşliğimizi sürekli ifade ettik. Ancak zamanla Kürt siyaseti yapanlar, ‘önce bizi eşit vatandaş olarak kabul edin’ demeye başladı. Seçilen milletvekilleri ve belediye başkanlarının yerine kayyum atanması, onların siyaset yapma alanını daraltıyor. Bu sorulara yanıt vermemiz gerekiyor; kuru hamaset ile yol alınamaz. Bin yıllık kardeşliği yok saymak ve asimilasyon politikalarının bir şekilde uygulanması bizim suçumuzdur. Bu durumu değiştirmeliyiz; bu, iyi bir fırsattır.” dedi.
“TOPLUMSAL MUTABAKAT VAR MI; VAR”
Komisyondan ve dışarıdaki parti temsilcilerinden geçmişteki söylemleri unutmalarını isteyen Arınç, aksi takdirde radikal ifadelerin sürecin önünü tıkayabileceğini vurguladı. “Sayın Bahçeli’nin ekimden önce söyledikleriyle, Sayın Erdoğan’ın ekimden önceki eylemleri ile bu iş yürümez” dedi.
Bahçeli’nin başlattığı sürecin kendisini şaşırttığını söyleyen Arınç, “Bu kadar yüksekten ve içimizden birisi tarafından söylenmesine şaşırdım. Eğer bu kadar yukarıdan bu adım atılmasaydı, bu noktaya gelemezdik. Bugün her şey yolunda ilerlemeye başladı. Liderlerin attığı adımlar tarihe geçebilir. Yeni başladığımız yol, geleneksel silahlarla değil, yeni yöntemlerle bu süreci sonlandırmamız gerektiği yönündedir. Toplumsal mutabakat var. ‘Artık tabutlar gelmesin’ dediğinizde, bunu toplumun yüzde 90’ı onaylar.” şeklinde konuştu.
“BU KOMİSYONUN GÖREVİ BENCE YENİ BİR ANAYASA HAZIRLAMAK DEĞİL”
Demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmek gerektiğini ifade eden Arınç, “Bugün anayasadaki bazı hükümleri değiştirmek mümkün, yeni bir anayasa da yapılabilir. Ancak ‘en iyi anayasa, uygulanan anayasa; en kötü anayasa, uygulanmayan anayasa’dır. Mevcut anayasadan faydalanarken, işimize gelmeyen kısımları ertelemek yanlıştır. Çağdaş, daha az maddeden oluşan, özgürlükçü bir anayasaya her zaman ihtiyacımız var. Ancak bu komisyonun görevi yeni bir anayasa hazırlamak değil.” dedi.
Arınç, ekonomik sorunların birlikte yaşandığını belirterek, “Bugün ekonominin başında olanlar, enflasyonla mücadele etmek için çeşitli tedbirler almış durumda. Bu komisyonda sabırlı olmalı ve hükümetin ekonomik konulardaki çabalarına destek olmalıyız. Ayrıca, Suriye’deki gelişmeler de bu süreci etkilemektedir. Türkiye’de terörist sayısı azalmıştı. Suriye konusunda Cumhurbaşkanının attığı adımları olumlu buluyorum. Terörün sonlandırılması için alınacak kararların Suriye içinde de kapsayıcı olmasını umuyorum.” diye ekledi.
“AİHM VE AYM KARARLARININ UYGULANMASI GEREKİYOR”
Arınç, terörle mücadele konusunda, “Terör bir bataklıktır; sadece birkaçını ortadan kaldırarak bu sorunla başa çıkamazsınız. Yıllar boyunca terörle mücadele ettik fakat terör olgusunu doğuran sebepler üzerinde yeterince durmadık. Bataklık hala orada duruyor. AİHM ve AYM kararlarının uygulanması şart. İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi gerekiyor. İlk 10 yılımızda, ifade özgürlüğünü güçlendiren düzenlemeler yaptık. Bugün bu konuda sorunlar mevcut. Hiçbir özgürlük sınırsız değildir, ama sınırlandırmaların makul ve hukuka uygun olması gerekiyor.” dedi.
Umut hakkının Sayın Bahçeli tarafından gündeme getirildiğini hatırlatan Arınç, “Bu hak mutlaka uygulanmalı. AİHM’in umut hakkı ile ilgili kararının üzerinden yaklaşık on yıl geçti. Müebbet hapis cezası alanların bile bir gün serbest kalabileceklerini düşünmeleri önemlidir. Genel bir affa duyulan ihtiyaç oldukça büyük. Hak ihlallerinin yoğunlaştığı bir dönemde, genel affın kapsamı, sınırları ve geçerlilik süreleri üzerinde düşünmek önemlidir. KHK ile ihraç edilenlerin yaşadığı sıkıntıları gözlemliyorum; beraat eden bazı yakınlarım bile şu anda görevlerini yerine getiremiyor.” ifadelerini kullandı.
BAHÇELİ GÜNDEME GETİRMİŞTİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’a yönelik silah bırakma sürecinin başlatılması çağrısında bulunmuş ve umut hakkından Öcalan’ın yararlanmasını talep etmişti. Bahçeli, o konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:
”Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, Umut Hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.”
