6 Eylül’de Cumhurbaşkanı Erdoğan Malatya’ya geldi. Resmî program “deprem konutlarının anahtar teslim töreni”ydi. Ama bilen biliyordu; amaç sadece ev teslim etmek değil, Malatya’da bir gövde gösterisi yapmaktı. Meclis açılmadan önce hükümetin “sorun çözen, güçlü” görüntüsünü bütün Türkiye’ye servis etmek için her türlü hazırlık yapılmıştı.
Bu hazırlığın merkezinde ise bir isim vardı: Devlet Bakanı Murat Kurum. Malatya’yı adeta ikinci çalışma bölgesi yaptı. Aylarca defalarca geldi, çalışmaların başında bizzat durdu, en küçük ayrıntıyla ilgilendi. Cumhurbaşkanı gelmeden önce yapılanların görülmesi için olağanüstü bir çaba harcadı. O kadar ki, CHP’li Veli Ağbaba bile onun gayretini görmezden gelemedi Hekimhan Belediyesini ziyareti sırasında hekimhan’daki projelere verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
Tören hazırlıklarının en ilgi çekici konusu ise . Şehirde kulaktan kulağa yayılan bir söylentiydi. Güya İki CHP’li belediye başkanı AK Parti’ye geçecek, rozetleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından sahnede takılacaktı. Bu fısıltı bile törenin mitinge dönüştürülmek istendiğinin işaretiydi. Ama sonuç? Beklenen olmadı. Dedikodular boşa çıktı.
Evet, Malatya’da gerçekten insanüstü bir inşaat faaliyeti yürütülüyor. Binlerce konut, şantiyeler, iş makineleri… Büyük oranda tamamlanmış binalar da var. Ama şehir bir şantiyeye dönmüş durumda. Ve her şantiyede olduğu gibi bin bir arıza, düzensizlik ve keşmekeş kendini gösteriyor. Son aylarda artan trafik kazaları tesadüf değil. Yollar, devasa inşaat yükünün altında çekilmez bir keşmekeşe dönüşmüş durumda.
Üstelik Malatya zaten zor günlerden geçiyordu. Kayısı, don felaketinden ağır darbe yemişti. Depremin yıkımı üzerine eklenince, koca kent tatsız tutsuz kaldı. İnsanlar yeni bir hayat kurmaktan çok, “hayata nasıl tutunurum” telaşıyla yaşıyor. Çarşıda, pazarda, kahvede konuşulan bu: “Bıktık.”
İşte Cumhurbaşkanı’nın mitingi böyle bir tabloda yapıldı. Tören, bir gövde gösterisine çevrilmek istendi ama ortaya çıkan manzara beklenenin çok gerisinde kaldı. Ne şehir, ne de insanlar o havayı hissetti. Coşku eksikti, kalabalık görkemli sayılmazdı. AK Parti de bu mitingden umduğu enerjiyi bulamadı.
Malatya, sıradan bir şehir değil. İnönü’nün memleketi. Uzun yıllar Özal’ın hatırasıyla önce ANAP’ın, sonra da AK Parti’nin kalesi oldu. Ama deprem sadece binaları yıkmadı; Malatya’nın siyasetle, özellikle de iktidarla kurduğu bağı da sarstı.
Bugün şehirde derin bir hoşnutsuzluk var. İnsanlar hayat pahalılığından, kayısının geleceğinden, trafik keşmekeşinden, şantiye düzensizliğinden, her gün önlerine çıkan sorunlardan şikâyetçi. Erdoğan’ın ziyareti bu hoşnutsuzluğu dindirmedi. Tam tersine, bir vitrin çabası olarak kaldı.
Önümüzdeki seçimlerde Malatya’nın bu ruh hali sandığa nasıl yansıyacak? Bunu şimdiden kestirmek kolay değil. Ama şu açık: En güçlü olduğu illerden birinde, AK Parti ne kadar fedakârlık yaparsa yapsın, Malatya’da hükümete karşı derin bir hoşnutsuzluk var. Ve bu hoşnutsuzluk sandıkta karşılığını bulacak gibi görünüyor.
Sağlıcakla Kalın.
Sağlıklı analiziniz için teşekkür ederiz.
Çok güzel analiz hocam tebrikler