Yenidünyanın tüketim kültürü ve onu bir taraftan sürekli besleyen artan ekran sürelerimiz; bizleri en temel ihtiyaçlarımızdan, duygularımızdan yakalıyor. Kendimizi bir yere ait hissetme, onay alma beğenilme ihtiyacı ve bu ihtiyaçlarımızın karşılayamayacağı endişesiyle verdiğimiz çabalar.
Bu çabaların kaçını; gerçekten istediğimiz, kendimiz seçtiğimiz şeylere akıttığımız ise koca bir soru işareti; çünkü artık mağazadan yapacağımız en ufak alışverişe, restoranda yiyeceğimiz yemeğe bile toplum karar veriyor. Sosyal medyadaki beğeni butonu kafamızın içinde yanıp duruyor. Bizlerde görünür olan, hızlı etki eden ve sosyal onay gerektiren şeylere yatırım yapmayı daha çok tercih ediyoruz.
NEDEN?
Ne yazık ki artık ‘’iyi görünmek, iyi hissetmekten ‘’daha kıymetli. Toplum olarak anında sonuç ve dışarıdan beğenilme dürtüsüyle hareket ediyoruz. Estetik algılarımız değişiyor; ancak gelişmiyor; çünkü bu kültürle birlikte gittikçe tekdüzeleşiyoruz.
Hızlı sonuç almak, ihtiyaçlarımızı hemen karşılamak otantikliğimizden daha önemli hale geliyor. Aldığımız ürünleri, yaptıklarımız değil; ’’Sosyal Aidiyet’’ hissini satın alıyoruz. Birde üstüne bunu sosyal medyada paylaşırsak onaylanıyor ve beğeniliyoruz. Artık bizlerde toplumun bir parçası oluyoruz.
En acı olanı da eğitiminde bu yolda hızla ilerliyor olması. Eğitimcilerin hiçte küçümsenmeyecek bir çoğunluğu bu şekilde davranıyor.
Özellikle okulöncesinde telefonu çocuklara tutunca istemsizce ve bilinçsizce gülüyor, günü ne şekilde yaşadığı hiç belli olmayan bir gülümseme, peki aile ne yapıyor çok güzel çok mutlu diyip paylaşımı etiketliyor bakın etiketliyor yani yanlışı onaylıyor üstüne birde afili sözcük birde müzik hoppp günün özeti. Bu mudur günün özeti? Burayı sizlere bırakıyorum.
Sonuç olarak bu durum zaman içinde gerçekliğimizi, derinliğimizi tüketiyor. Hızlı tüketimle birlikte yaşadığımız, her şeyi hemen sindirebildiğimiz ve diğerine geçebildiğimiz bu dünyada; zaman isteyen içsel inşa süreci gerektiren, uzun vadeli meyvesini hemen vermeyen, sabır gerektiren çoğu şeyden kaçıyoruz. Bu döngü günümüz tüketim kültürüyle birleşince bizleri anında haz veren şeylere yönlendiriliyor.