Fırat Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, Balıkesir Sındırgı ile birlikte Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay zonları üzerinde önemli değerlendirmelerde bulundu. Son dönemlerde depremlerde gözlemlenen artışın ardında özel bir sebep bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Aksoy, insanların 6 Şubat 2023 tarihindeki depremler sonrası medyada gördükleri görüntülerin bir hassasiyet oluşturduğunu belirtti. Bu durumun bazı bölgelerde yoğun depremlere neden olduğunu ifade eden Aksoy, Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığını unutmamak gerektiğini dile getirdi. Ülkenin doğusundan İran’a kadar uzanan alanda pek çok depremin meydana geldiğini ve bunun nedeninin yaşadığımız coğrafyanın jeolojik yapısı olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Aksoy, Türkiye’nin zengin fay yapısına sahip olduğunu belirterek, bu fayların üzerindeki gerilimin deprem üreterek biriken enerjiyi serbest bıraktığını ifade etti. Son olarak Elazığ çevresinde 26 Ekim’de meydana gelen depreme de değinen Aksoy, bu depremin diğer büyük faylarla ilişkisi bulunmayan küçük bir fayda gerçekleştiğini, dolayısıyla bireysel bir deprem olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktardı. Ayrıca, bölgede risk oluşturabilecek fayların belirli olduğunu ve bunların Doğu Anadolu Fay zonunun Palu-Bingöl arası ile Kuzey Anadolu Fay zonunun Yedisu segmenti olduğunu vurguladı.
Balıkesir bölgesindeki sismik aktivitelerin de dikkat çekici olduğunu belirten Prof. Dr. Aksoy, 10 Ağustos 2025’ten bu yana 14 binin üzerinde 3 ve üzeri büyüklüğünde depremin kaydedildiğini ifade etti. Bu durumun normalin üzerinde olduğunu ve detaylı çalışmalarla açıklanması gerektiğini kaydetti. Ege Denizi’nde yaşanan deprem fırtınalarının bu yılın başında tektonik ve magmatik etkinliklerle ilişkilendirildiğini hatırlatan Aksoy, Sındırgı’nın Kuzey Batısı ve Akhisar çevresinde 2020’de yine benzer bir deprem etkinliği görüldüğünü söyledi. Bu kadar sık ve yoğun depremlerin, bölgede birçok fayın bulunduğunu gösterdiğini belirtti.
Prof. Dr. Aksoy, Türkiye’nin bir deprem kuşağı üzerinde yer aldığını, bu nedenle coğrafi ve jeolojik özelliklerin belirli aralıklarla depremleri yaşatacağını ifade etti. Ancak, depremle yaşamaya alışmak konusundaki sıkıntıların devam ettiğini, 6 Şubat 2023 depremlerinde birçok yapının hasar gördüğünü ve insanların kaybedildiğini hatırlattı. Bunun yanı sıra, yüzey kırığına yakın olan ancak yıkılmayan binaların mevcut olduğunu, bu durumun da doğru ve yanlış yapılarla ilgili önemli ipuçları sunduğunu sözlerine ekledi.
