Psikiyatri Uzmanı Dr. Bahruz Shukurov, esrarın ikinci kullanımında bile bağımlılık riskinin önemli ölçüde arttığını belirtti. Haftada birkaç kez esrar kullanan bireylerde bağımlılık oranının yüzde 60 ile yüzde 90 arasında değiştiğini vurguladı. Dr. Shukurov, özellikle ergenlerde bu maddenin psikoz ve şizofreni riskini yedi kat artırdığını ifade ederek, esrarın hafızayı zayıflatıp öğrenme süreçlerini olumsuz etkilediğini ve kalp, akciğer, üreme sağlığı üzerinde de ciddi tehditler oluşturduğunu dile getirdi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nde düzenlenen basın toplantısında, 25 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü kapsamında esrar maddesinin fiziksel, psikolojik ve sosyal etkileri ele alındı. Dr. Shukurov, esrarın bağımlılık yapmadığına dair yaygın bir inanışın gençler arasında bulunduğunu belirtti. Ancak, ikinci kez kullanıldığında bile bireyde daha sık ve yoğun kullanım eğilimi yaratabileceğini ifade etti.
Esrarın vücutta yarattığı değişimlere de değinen Dr. Shukurov, nabız artışı, tansiyon yükselmesi, aşırı gülme, gevşeme hali gibi durumların yanı sıra, halüsinasyon ve paranoya gibi daha ciddi etkilerin de ortaya çıkabileceğini kaydetti. Kullanım sonrası kısa süreli mutluluk hali, kişiyi duygusal çöküntüye sürükleyebiliyor.
Dr. Shukurov, esrarın akut psikoz riskini artırdığını belirterek, bu durumun “kenevir deliliği” olarak adlandırıldığını söyledi. Kötülük görme sanrıları ve kıskançlık hezeyanları gibi belirtiler gösteren bu durumun, bazen kalıcı psikoz haline dönüşebileceğini vurguladı. Özellikle ergenler ve genç yetişkinler için bu riskin yedi kat arttığına dikkat çekti.
Esrarın cinsel işlevler üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen Dr. Shukurov, bu maddenin erkeklerde sertleşme bozukluğunu iki kat artırdığını ve testosteron hormonunun salınımını azalttığını belirtti. Bunun sonucunda jinekomasti gibi sorunların ortaya çıkabileceğini ifade etti. Kadınlarda ise doğurganlık üzerinde olumsuz etkiler yarattığını ve hamilelik sırasında kullanıldığında bebeklerde gelişimsel geriliklere neden olabileceğini vurguladı.
Esrarın öğrenme süreçlerini bozduğu ve hafızayı etkilediği konusunda uyarılarda bulunan Dr. Shukurov, kısa süreli belleğin bozulmasının, konsantrasyon ve dinleme yetisini olumsuz etkilediğini söyledi. Esrar kullanımı sırasında nabzın 140’a kadar çıkabildiğini, bu durumun tansiyon yükselmesine ve kalp sorunlarına yol açabileceğini aktardı. Ayrıca, esrar kullananların akciğer kanserine yakalanma riskinin sigara kullananlara göre beş kat fazla olduğunu belirtti.
Dr. Shukurov, esrar bağımlılığının bir aile hastalığı olduğunu ifade ederek, bağımlı bireyin davranışlarının diğer aile üyelerini de etkileyebileceğini söyledi. Ailenin tutum ve davranışlarının, bağımlılık sürecini etkileyebileceğine dikkat çekti. Tedavi sürecinde ailenin de dahil edilmesinin önemine vurgu yaptı.
Esrar bağımlılığının tedavisinde ilk adımın detaylı bir analizle tanının kesinleştirilmesi olduğunu belirten Dr. Shukurov, bireyin esrar kullanım düzeyinin ve hayatına etkilerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Esrarın bırakılması sürecinde çeşitli ruhsal ve fiziksel yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkabileceğini, bu nedenle tıbbi müdahalenin önemine değindi.
Yoksunluk sürecinin genellikle dört ila altı hafta sürdüğünü belirten Dr. Shukurov, detoksifikasyonun tedavinin başlangıcı olduğunu ifade etti. Bağımlı hastalarda esrar içme isteği gibi sıkıntıların devam edebileceğine dikkat çekti. Esrar bağımlılığının sadece madde kullanımıyla ilgili olmadığını, kişinin düşünceleri ve duygularıyla da doğrudan ilişkili olduğunu söyledi.
Tedavi sürecinin ilerlemesi için yeni sosyal ilişkiler geliştirilmesi, hobilerin edinilmesi ve eğlence dünyasının çeşitlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Shukurov, doktor ve psikolog desteğinin tedavi sonrası da devam etmesinin önemini belirtti.
