19 Mart sivil darbesinin mağdur yakınları tarafından oluşturulan Aile Dayanışma Ağı (ADA), 11. buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi.
Bu buluşmada, iktidar tarafından yürütülen bir siyasi operasyona maruz kalan seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Silivri’deki hücresinden kaleme aldığı mektup okundu. İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ve 15,5 milyon İstanbul vatandaşının cumhurbaşkanı adayı olarak dikkat çekti.
İMAMOĞLU: “12 METREKARELİK KOĞUŞUMDA, EN ÇOK ANNE-BABALARINDAN AYRI KALAN ÇOCUKLARIMIZI, GENÇLERİMİZİ DÜŞÜNÜYORUM”
İmamoğlu’nun 12 metrekarelik hücresinden gönderdiği mektubu, eşi ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu kamuoyuyla paylaştı:
“Sevgili yol arkadaşlarım, değerli aileler… Her birinizi dostlukla selamlıyorum. 19 Mart’tan bu yana, bizlere karşı eşi benzeri görülmemiş bir siyasi operasyon yürütülmektedir. Vicdanını kaybetmiş, kötü niyetli aklın ürünü olan zorlamalar ve uydurma soruşturmalar durmaksızın devam ediyor. Bana, aileme ve yol arkadaşlarıma zulmediliyor. Anneler, babalar çocuklarından ayrı kalıyor. Çocuklar; annelerini, babalarını özlemle bekliyor. 3 çocuklu bir baba olarak, 12 metrekarelik koğuşumda, en çok anne-babalarından ayrı kalan çocuklarımızı ve gençlerimizi düşünüyorum. Bu acıları onlara çektirenler, bu dünyada ve ahirette bunun hesabını verecekler.”
“SON YAPTIKLARI OPERASYONLA, YİNE KÜÇÜCÜK 2 EVLADIMIZI ANNELERİNDEN AYIRDILAR”
“Yol arkadaşlarım, hepsi iyi yetişmiş, ülkesini seven ve İstanbul’a hizmet etmek için çabalayan yurtseverlerdir. Onların şehrimize ve ülkemize yaptıkları katkılar son derece değerlidir. Bu nedenle sizlerin alnı ak, başı dik olmalıdır. Son yaptıkları operasyonla, yine küçücük 2 evladımızı annelerinden ayırdılar. Belediyemizin Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’na ve İstanbul Planlama Ajansı’na emek veren onurlu arkadaşlarımızı, bir yıldır hazırlayamadıkları iddianamenin içini doldurabilmek için tutukladılar. Masumiyetlerine kefil olduğum çalışma arkadaşlarım, İstanbul’un ve Türkiye’nin gururudur.”
“TUTUKLAMAYI KEYFİ BİR CEZALANDIRMA YÖNTEMİNE ÇEVİRENLER MİLLETİN GÖNLÜNDE ÇOKTAN MAHKÛM OLDULAR”
“Bizler, hukuksuz bir biçimde tutuklu yargılanıyoruz. Aramızda, çalışamadığı için geçim zorluğu çekecek arkadaşlarımız var. Dışarıda olmadıkları için ailelerini zor durumda bırakacak arkadaşlarımız var. Tutuklamayı keyfi bir cezalandırma yöntemi haline getirenler, karşılarında bir insan, eşit haklara sahip bir yurttaş olduğunu unutanlar, milletin gönlünde çoktan mahkûm oldular. İddianame hazırlanınca ve yargılama başladığında, biz onları yargılayacağız. Sevgili dostlarım, kardeşlerim; öyle güzel, onurlu bir dayanışma sergiliyorsunuz ki sizlerle gurur duyuyorum. Hem birbirinize hem de bizlere güç veriyor, moralimizi yukarı taşıyorsunuz. Teşekkür ederim.”
“BU ZOR GÜNLERDE GÖSTERİLEN DAYANIŞMA, SERGİLENEN KARDEŞLİK PAHA BİÇİLMEZDİR”
“Bu zor günlerde gösterilen dayanışma, sergilenen kardeşlik paha biçilmez. Her kötülük geride kalır, her şey zamanla unutulabilir ama bugünlerde uzanan bir dost eli asla unutulmaz. Sabırsa sabır… Gayretse gayret… Cesaretse cesaret… Birbirimizden güç alarak, bir kişiyi bile geride bırakmadan, mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Bizi özgürlüğümüzden, sevdiklerimizden ayıranlar, o karanlık emellerine asla ulaşamayacaklar. Her şey çok güzel olacak. Sizleri çok seviyorum. Ekrem İmamoğlu, Silivri Zindanı.”
DR. İMAMOĞLU: “MAKAMLAR GEÇİCİ; KALICI OLAN İNSANLIKTIR”
Eşinin mektubunu okuduktan sonra sözlerini sürdüren Dr. İmamoğlu, “Tam bir yıl önce haksız ve hukuksuz bir süreç başladı. Sevdiklerimiz, bu ülkenin geleceğini temsil eden kişiler, asılsız iddialarla içeride tutuluyor. Aylardır bir iddianame yok. Buna rağmen asılsız suçlamalar devam ediyor. Ama bizim alnımız ak, başımız dik. İddianameyi ivedilikle talep ediyoruz. Tutuksuz ve adil yargılama istiyoruz. Ayrıca birbirimize sonsuz güveniyoruz. Yargılamaların TRT’de canlı ve sansürsüz yapılmasını talep ediyoruz. Bu seslere kulak verin artık; sesimizi duyun, milyonların sesini duyun. Unutmayın: Makamlar geçici; kalıcı olan insanlıktır.” ifadelerini kullandı.
SERAF ÖZER: “30 EKİM 2024’TE HAYATIN TÜM RENKLERİNİ BENDEN ÇALDILAR”
ADA buluşmasında ikinci konuşmayı, 30 Ekim 2024’ten bu yana Silivri’de tutulan seçilmiş Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in kızı avukat Seraf Özer yaptı.
Özer, tam bir yıl önce “kabus ve kaosa uyandıklarını” belirterek, şunları ifade etti:
“Ama ömrümüzden çalınan bu süreçte, her gün babama sağlıkla kavuşabildiğim için, güne bin kez şükrederek uyanıyorum. Tam 365 gündür, her gün, istisnasız cezaevine gidiyorum. Babam 1 senedir içeride, ben de dışarıda 1 senedir özgür değilim. Silivri Cezaevi adeta ikinci evim haline geldi. 30 Ekim 2024’te benden, hayatın tüm renklerini çaldılar, sonra kanatlarımı kırmak istediler.
Çünkü babam, haksız yere tutsak edildikten sonra yanımda olan ve ‘Kimse benim dostuma terörist diyemez’ diye haykıran kıymetli Başkanım Ekrem İmamoğlu’nu da 19 Mart’ta aldılar. Ama biz, özgürlük mücadelesine devam ediyoruz.”
“BİLİN Kİ SUSMAK, ONAYLAMAKTIR”
“Şimdi herkese sesleniyorum: Bilin ki susmak, onaylamaktır. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz uygulamalar, ülkemizin nasıl bir tehdit altında olduğunun açık göstergesidir. Buna kayıtsız kalmayın. Baba; büyük bir zulme uğruyorsun. Masumiyetini bilen ve inanan çok büyük bir ailem var dışarıda.”
“Hayatım boyunca barış için çabaladım, ama içeride olmam en büyük üzüntülerimden biri,” demiştin. O hayatını adadığın ‘barış’ da olacak baba. Bunun için ben de ömrüm boyunca mücadele edeceğim. Ve sen asla yalnız yürümeyeceksin.”
