İşçilerin Önderi Bir Baltacının Oğlu

İşçi Sınıfının Unutulmaz Önderi Kemal Türkler Anıldı: “Anısı Mücadelemizde Yaşayacak”
Türkiye işçi sınıfı tarihinin simge isimlerinden, devrimci sendikacılığın öncüsü Kemal Türkler, ölümünün 45. yılında Savaş Yolu dergisi tarafından yayımlanan kapsamlı bir anma metniyle bir kez daha saygıyla anıldı. Yayınlanan mesajda, Türkler’in yaşamı, mücadelesi ve katledilişi hem tarihsel hem de politik yönleriyle ele alınarak, onun bugünün kuşakları için taşıdığı anlam bir kez daha vurgulandı.
1926’da Denizli’de yoksul bir orman işçisinin oğlu olarak dünyaya gelen Kemal Türkler’in çocuk yaşlardan itibaren çalışarak yaşam mücadelesine atıldığı, işçilikten sendikal önderliğe uzanan hikâyesinin halktan biri olmanın ağırlığını ve onurunu taşıdığı belirtildi. Türkler’in eğitim hayatını sürdürürken aynı zamanda terzi ve ayakkabıcı çıraklığı yaptığı, hukuk fakültesinde öğrenim görürken Bakırköy’de bir metal fabrikasında çalışmaya başladığı hatırlatıldı.
“Bir baltacının oğlu olarak, balta sallayan ellerin izinde yürüdü”
“DERİNDEN GELEN KÖKLER” adlı çalışmadan yapılan alıntıya göre, Türkler’in babası Himmet’in, “balta sallamaktan nasır tutmuş elleri” Kemal Türkler’in hafızasında hep diri kaldı. Bu köklerin, onun emekçiden yana tavrının da mayasını oluşturduğu ifade edildi.
Sendikal Mücadelede Bir Dönüm Noktası
Türkler’in 1961’de Demir-İş Sendikası’nda başladığı sendikal mücadele, DİSK’in kuruluşu ve Türkiye işçi sınıfının ayağa kalkış süreciyle taçlandı. Savaş Yolu’nun anma mesajında; Kavel, Singer, Arçelik, Paşabahçe grevlerinden 15-16 Haziran Direnişi’ne, DGM protestolarından MESS grevlerine ve 1 Mayıs gösterilerine kadar birçok kritik eylemin ön saflarında yer aldığı vurgulandı. “Taksim Meydanı’na 1 Mayıs Alanı ismini veren de odur” ifadeleriyle, onun sembolik katkılarına dikkat çekildi.
“Katili belli bir cinayet: Burjuva diktatörlüğü”
Anmada, Türkler’in 22 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul’daki evinin önünde eşi ve çocuklarının gözleri önünde faşist paramiliter güçlerce katledilmesi, sıradan bir suikast değil, toplumsal mücadeleyi hedef alan sistematik bir tasfiye olarak nitelendirildi. Katilin “burjuva diktatörlüğü” olduğu belirtilerek, cinayetin sadece faşist bir tetikçinin değil, emperyalist planlarla bağlantılı iç ve dış güçlerin ortak tertibi olduğuna dikkat çekildi.
Savaş Yolu, bu cinayetin, 24 Ocak kararlarının uygulanmasının ve sonrasında gelecek 12 Eylül askeri darbesinin ön hazırlığı olduğunu belirtti. Türkler’in toplumda yaratacağı muhtemel başkaldırının önüne geçmek için hedef seçildiği görüşü savunuldu.
Tarihin Dönemeçlerinde Doğru Yerde Durdu
Kemal Türkler’in sadece savaşkanlığıyla değil, tarihsel dönemeçlerdeki doğru tutumlarıyla da liderliğini pekiştirdiği ifade edilen açıklamada; DİSK’in kuruluşundaki kararlılığı, Türkiye İşçi Partisi kuruculuğu, DGM karşıtı direnişteki tavrı ve DİSK’in demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı çizgisinde oynadığı rol ayrıntılarıyla aktarıldı.
Ayrıca, Türkler’in “işçinin 24 saatine dokunan” bir sendikacılık anlayışını savunduğu, kooperatifler, işçi basını, kültür ve sosyal yaşam alanlarında yürüttüğü çalışmalarla sendikacılığı hayatın her alanına taşıdığı
belirtildi.
“Anısı yalnızca geçmişin değil, bugünün de rehberidir”
Savaş Yolu’nun açıklaması, “Kemal Türkler işçi sınıfı hareketinin devrimleştirdiği militan ve liderdir” cümlesiyle sona erdi. Bugünün komünist sendikacılarına da Kemal Türkler’den öğrenilecek çok şey olduğu ifade edilerek, onun anısının mücadelede yaşatılacağı vurgulandı.
Mesaj “Şan olsun işçi sınıfına yürekten inananlara, onun savaşımı uğruna ölümü göze alanlara!” diye sonlandırılmış.