DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği KHK ve Cumhurbaşkanlığı kararlarının, iktidarın torba kanun teklifleri aracılığıyla Meclis’te yasalaştırılması uygulamasının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Meclis’te haftalardır Plan Bütçe’ye gelen torba kanunlar garabetiyle karşı karşıyayız. AK Parti, 8-9 yıl boyunca hukuksuz bir şekilde KHK’ları uyguladı. Ardından Anayasa Mahkemesi, ‘Bu KHK ile yapamazsın, kanuni düzenleme gerekir’ dedi. Hızla hepsini paket yapıp Meclis’ten geçirilmeye çalışılıyor. Bu durum, Meclis’teki iradeye ve yasama faaliyetine büyük bir saygısızlık ve hile olarak değerlendirilmeli. Bu yaklaşım, hukuk devleti ilkesiyle ve demokratik değerlerle bağdaşmıyor. Bu konularda gerçek anlamda dinlemediklerini de biliyoruz.” dedi.
Koçyiğit, yeni bir toplumsal barışın sağlanması gerektiğini vurgulayarak, parlamentonun 7 yıl önce yürürlükte olan KHK’ları veya Cumhurbaşkanlığı kararlarını kanunlaştırmakla oyalanmaması gerektiğini belirtti. “Parlamento, bu sürece hizmet edecek yasalar üretmeli ve tartışmalar yürütmelidir. Ancak şu anda Meclis’in enerjisi sömürülüyor. Bu durum, halkın iradesine büyük bir saygısızlık anlamına geliyor. Ayrıca zaman baskısı altında, ‘Yürürlük tarihi şudur, ondan önce yasalaştırmamız gerekir’ deniliyor. Bunca yıl uyguladığınız düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi uygun bulmayınca, hemen paket yapıp önümüze koyuyorsunuz ve muhalefetten zaman konusunda anlayış bekliyorsunuz. Bu da anlaşılır bir durum değil.” diye ekledi.
“BARIŞIN GELMESİ HAYATİ ÖNEMDE”
10. Yargı Paketi hakkında toplumsal kesimlerin beklentilerine değinen Koçyiğit, siyasi tutuklular ve örgütlü suçlardan yargılananların infazlarını ilgilendiren düzenlemenin Kurban Bayramı’ndan önce Meclis’ten geçmesi gerektiğini vurguladı. “Haftalardır 10. Yargı Paketi’ni konuşuyoruz. Önceki 9 paketten ne fayda gördük ki, 10. paketten bir şey bekleyelim? Gelen paketlerde, ülkemizin hukuk devleti ilkeleriyle örtüşen, adaleti tesis eden veya var olan eşitsizlikleri gideren bir yaklaşım yok. Günü kurtarmaya dönük maddelerle paketler hazırlayıp getiriyorlar. Eğer gerçekten böyle olsaydı, bu kadar pakete ihtiyaç olmazdı. Gerçek bir adalet sistemi olsaydı, biz niye 9 paketi konuşuyoruz?” dedi.
Türkiye cezaevlerinde 10 binlerce siyasi mahpus bulunduğunu belirten Koçyiğit, bu kişilerin görüş ve düşünceleri nedeniyle cezaevinde bulunduklarını ifade etti. “Siyasi mahpuslar, adalet sisteminin tarafsızlığını yitirdiği, hukukun evrensel ilkelerinin ayaklar altına alındığı bir durumun örneğidir. Türkiye’nin demokratik geleceği için hukuksal alandaki ağır mağduriyetlerin hızla giderilmesi, cezaevlerindeki hukuksuz ve haksız tutuklamaların derhal son bulması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bu ülkede barışın gelmesi, Kürt sorununun demokratik çözümü açısından hayati önemdedir.” şeklinde konuştu.
“CEZADA ADALET İNFAZDA EŞİTLİK TEMEL YAKLAŞIMIMIZ”
Koçyiğit, infaz hukukundaki ayrımcılığa dikkat çekerek, özellikle şartlı tahliye ve denetimli serbestlik gibi konularda örgütlü suçlardan mahkum olanların bu haklardan yararlanamadığını belirtti. “Siyasi mahpuslar, neredeyse her düzenlemede istisna tutuluyor. Normal TMK’da şartlı tahliye süresi 1/2 iken, TCK’dan hüküm giyenlerde bu süre 3/4 olarak belirleniyor ki bu kabul edilemez bir durumdur. Cezada adalet, infazda eşitlik temel yaklaşımımızdır.” ifadelerini kullandı.
Covid-19 pandemisi ile ilgili yapılan düzenlemeleri eleştiren Koçyiğit, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce cezası kesinleşenlerin 3 yıl erken tahliye imkanı bulduğunu, fakat bu düzenlemenin henüz cezası kesinleşmemiş olanları kapsamadığını vurguladı. “Hükmün kesinleştiği tarihin değil, suçun işlendiği tarihin esas alınması gerektiğini ve bu düzenlemenin hızla genişletilmesi gerektiğini düşünüyoruz.” dedi. Ayrıca, pandemi döneminde yapılan düzenlemenin siyasi mahpusları da kapsaması gerektiğini belirtti.
“GRUBU BULUNANLARLA HEP BERABER KARARLAŞTIRABİLECEĞİMİZ BİR KOMİSYON OLMALI”
Koçyiğit, mevcut durumda Meclis’ten çıkmış bir çözüm çerçeve yasasının bulunmadığını ifade etti. “2013-2015 yıllarında bu Meclis, terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair bir kanun çıkardı. Ancak bu kanun sonradan kadükleşti. Bugün, süreci yasal güvenceye alacak bir hukuksal düzenlemenin acilen yapılması gerekiyor.” dedi.
Koçyiğit, kurulacak komisyonun yasal bir güvence çerçevesinde oluşturulması gerektiğini savunarak, bu komisyonun STK’lar, kadınlar, aydınlar, yazarlar, akademisyenler ve gazetecileri dinleyerek sürece katkı sağlaması gerektiğini vurguladı. “Komisyon, demokratik ve şeffaf olmalı ve tüm tartışmalar toplumun gözünün önünde yapılmalıdır. Grubu bulunanlarla birlikte kararlaştırabileceğimiz bir komisyon olmalıdır. İşin özü; Meclis’in bu konuda inisiyatif alması ve muhalefeti dışlamadan, tüm siyasi partilerin bu sürece katılımını sağlamaktır.” şeklinde konuştu.
“HIZLI BİR ŞEKİLDE BAYRAMDAN ÖNCE YASALAŞIR DİYE BEKLİYORUZ”
İnfaz ile ilgili düzenlemeler hakkında da Koçyiğit, “Bayramdan önce mutlaka bu paketin çıkması gerektiğini AK Parti grubuna da ilettik. Diğer tüm siyasi partilerle görüştüğümüzde bu konuda bir mutabakat olduğunu görüyoruz. Eğer bu hafta komisyona gelirse, imzaya açılmasını bekliyoruz. İmzaya açılırsa, haftaya Genel Kurul gündemine gelir ve hızlı bir şekilde bayramdan önce yasalaşır diye düşünüyoruz. Taleplerimizi ilettik, paketin içeriğini tam olarak bilemiyoruz ama cezaevindeki toplumsal beklentiyi karşılayacak maddeler içermesi gerektiğini açıkça ifade ettik.” dedi.