CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Sözcü Ekonomi Editörü Büşra Kapan’ın sorularını yanıtlayarak, Nisan ayında yaşanan don felaketinin Malatya ekonomisi üzerindeki kayısı üreticileri özelindeki etkilerini değerlendirdi. Ağbaba, Malatya’da meydana gelen don felaketinin kayısı, badem, ceviz ve kiraz ağaçlarını tamamen yok ettiğini ve bu olumsuz etkilerin 2026 yılına kadar süreceğini belirtti. Ayrıca, ‘Sahte kayısı furyası başladı. Özbekistan ve İran’dan gelen düşük kaliteli ürünler, Malatya kayısısı etiketiyle piyasaya sürülüyor. Bu durum hem iç piyasayı hem de ihracatı olumsuz etkiliyor’ ifadelerini kullandı.
İhracatımız darbe alır
Ağbaba, Türkiye’nin bu konuda büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. ‘Ülkemizde kayısı ithalatı yasak, ancak Özbekistan ve İran gibi ülkelerden kaçak yollarla kayısı getirildiği iddiaları var. Bu ürünlerin üzerinde Malatya kayısısı yazıyor, fakat kaliteleri düşük olduğu açık. Eğer bir yıl kayısı tutmazsa, ihracatımız ciddi bir darbe alır’ dedi.
İmaj açısından kötü
Sahteciliğe karşı Ticaret Bakanlığı ile iletişime geçtiklerini ifade eden Ağbaba, ‘Durumu izah ettik. Diğer ülkelerden gelen kalitesiz kayısılar, Malatya kayısısına büyük zarar veriyor. Bu ürünler tüm dünyaya Malatya kayısısı olarak sunuluyor ve imaj açısından olumsuz bir durum yaratıyor. Türkiye pazarında da kontrolsüz bir şekilde piyasaya sürülmesi, sahteciliği artırıyor. Sadece kayısı değil, diğer gıda ürünlerinde de sahtecilik artmış durumda. Ülke, sahtekarların cirit attığı bir yer haline gelmiş durumda’ dedi.
Kayısı ihracatının yüzde 80’i Malatya’dan
Ağbaba, Malatya’daki kayısıların tamamının don felaketinden etkilendiğini ve donun etkilerinin 2025’te değil, 2026’da da devam edeceğini belirtti. ‘Malatya kayısısının fiyatı, don öncesinde 150 lirayken, dondan sonra 450 liraya yükseldi. Ancak bu artış çiftçiye yansımadı. Dünyada kuru kayısı ihracatının yüzde 80 ila yüzde 90’ını Malatya karşılıyor. Malatya kayısısının kalitesi yüksek ve raf ömrü uzun’ ifadelerini kullandı.
Çiftçi sayısı 24 yılda 3 milyon azaldı
Çiftçi sayısındaki düşüşe dikkat çeken Ağbaba, ‘2001 yılında 65 milyon nüfus varken, çiftçi sayısı 7,5 milyon civarındaydı. Şimdi nüfus 85 milyon civarında, ancak oransal olarak çiftçi sayısı düşüyor. Genç nüfus tarımdan uzaklaşıyor. Fidan pazarlarında ortalama müşteri yaşı 60 ve üzeri. Gençler, tarıma bakış açısıyla şehirlere göç ediyor. Tarım artık ülke için bir yük olarak görülüyor. Saman bile ithal ediliyor, hayvancılık da benzer bir durumda. Türkiye, et ürünlerini başka ülkelerden almak zorunda kalıyor’ diye konuştu.
Satan için ucuz, alan için pahalı
Ağbaba, çiftçiler için fiyatların düşük, tüketiciler için ise yüksek olduğunu belirtti. ‘Fiyatlar yüksek olduğu için insanlar şeftali veya kiraz yemiyor. Üretici için fiyatlar uygunken, tüketici için oldukça pahalı. Türkiye, ciddi bir gıda krizi ile karşı karşıya. Çiftçilere destek verilmesi gerekiyor. TARSİM kapsamının genişletilmesi, borçların ertelenmesi şart. Gelişmiş ülkelerde çiftçilere devlet destek verirken, bizim devletimiz de benzer adımları atmalı. Mazottan vergi kaldırılmalı’ dedi.
Çiftçiyi yük görürsen olacağı bu!
Ağbaba, Türkiye’nin tarımda kendine yeten ülkeler arasında yer aldığını ancak mevcut politikaların bu durumu değiştirdiğini vurguladı. ‘Tarımı yük olarak gören bir siyaset anlayışı var. İneği Çek Cumhuriyeti’nden, eti Brezilya ve Arjantin’den ithal ediyoruz. Çiftçiyi desteklemezseniz, bu durum kaçınılmaz. Türkiye genelinde bir plansızlık mevcut. Çiftçiye yeterli bilgi verilmediği için bu sorunlar yaşanıyor’ şeklinde konuştu.
Kayısı ilk kez para etti, o da çiftçinin cebine girmedi
Ağbaba, hasat zamanının köylerde bayram gibi olduğunu ancak şimdi insanların mazot almakta zorlandığını söyledi. ‘Artık insanlar, traktörlerini zor çıkarıyor. İlaç ve gübre maliyetleri yükseldi. Çiftçinin alım gücü giderek düşüyor. Eskiden kayısı malatya’da iyi bir gelir kaynağıydı. Şimdi müteahhitler ev alıyor, fakat çiftçiler zor durumda’ dedi.
Borçlar ertelenmezse evlere haciz gelecek
Çiftçilerin sürekli borç içinde olduğunu ifade eden Ağbaba, ‘Birçok çiftçi, bankaya ve komşularına borçlu. Eğer borçlar ertelenmezse, evlerine haciz gelecek. Maalesef çiftçiler borçla yaşamaya mahkum kalıyor’ dedi.
İnsanlar eti Kurban Bayramı’nda yiyebiliyor
Ağbaba, insanların et tüketiminin genellikle Kurban Bayramı’nda ya da hayırseverler tarafından dağıtılan etlerle sınırlı kaldığını belirtti. ‘Emekliler, dul ve yetimler zor durumda. Milyonlarca insan sosyal yardımlarla geçim sağlıyor. Aile ve Sosyal Yardımlar Bakanlığı verilerine göre, 5 milyon kişi bu şekilde yaşıyor. Alım gücü düşmüş durumda. Artık beyaz yakalılar da yoksulluk yaşıyor. Doktor, mühendis ve öğretmenler bile geçim sıkıntısı çekiyor. Yoksulluk sınırları genişledi’ diye konuştu.
Daha kötü günler bekliyor
Ağbaba, Türkiye’nin ekonomik sorunlarının devam ettiğini belirtti. ‘TÜİK verileriyle enflasyonu düşürmeye çalışıyorlar. Ancak daha kötü günler bizi bekliyor. Ekonominin düzelmesi mümkün görünmüyor. Yabancı yatırımcılar gelmiyor. Türkiye’deki tekstil üretimi Mısır’a kayıyor. 2026, bugünden daha kötü olacak gibi görünüyor. Alım gücü düşmüş durumda, esnaf ve sanayiciler mutsuz. Türkiye’yi daha büyük bir kriz bekliyor. Bu siyaset değişmediği sürece, olumsuzluklar devam edecek’ dedi.