TBMM Genel Kurulu’nda Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürüyor.
Teklifin 5’inci maddesi üzerine söz alan CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, yapılması planlanan düzenleme ile Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyelerinin belirlenme yetkisinin fiili olarak cumhurbaşkanına devredileceğini belirtti.
“Üniversiteler, bir toplumun en değerli varlığıdır” diyen Genç, bu madde için “Türkiye’nin geleceğine yapılabilecek en büyük kötülüktür” ifadelerini kullandı.
“BİLİMSEL İLERLEMEDEN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Teklifin kabul edilmesi durumunda, üniversitelerin özerk ve bağımsız yapısının zarar göreceğini vurgulayan CHP’li Genç, şunları kaydetti:
“Bu madde, ilk bakışta basit bir teknik düzenleme gibi görünse de, aslında Türkiye’nin eğitim sistemini, demokratik yapısını ve bilimsel ilerlemesini tehdit eden tehlikeli bir girişimdir. Düzenleme ile Üniversiteler Arası Kurul’un Yükseköğretim Kurulu üyelerini belirleme yetkisi ortadan kaldırılmakta ve üniversiteler doğrudan siyasi vesayet altına alınmaya çalışılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, daha önce bu konuda açık bir karar vermiştir. Mahkeme, bu tür düzenlemelerin Anayasa’nın temel ilkelerine, demokratik hukuk devletine ve üniversitelerin özerkliğine aykırı olduğunu belirtmiştir. Bugün yeniden gündeme getirilen bu düzenleme, Anayasa Mahkemesi kararlarına karşı bir meydan okumadır. Hukukun üstünlüğü ilkesine, yargının bağımsızlığına ve demokratik değerlere aykırı olan bu durum, ülkemizi akademik ve demokratik olarak geriye götürmektedir.
Üniversiteler, bilimsel ilerlemenin, yenilikçiliğin, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal gelişimin merkezleridir. Bu nedenle, üniversitelerin bağımsızlığı ve özerkliği, bu işlevlerini gerçekleştirebilmeleri için hayati öneme sahiptir. Bu özerklik olmadan, üniversiteler gerçek anlamda bilim üretemez ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştiremezler. Akademisyenlerin özgürce araştırma yapamadığı, bilimsel çalışmalarının siyasi baskılara maruz kaldığı bir ortamda, Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik ilerlemesinden bahsetmek mümkün değildir.”
“AMAÇ, AKADEMİK KADROLARI SİYASİ SADAKAT KRİTERLERİYLE BELİRLEMEK”
“Bu maddeyle amaçlanan, üniversitelerde akademik kadroların siyasi sadakat kriterleriyle belirlenmesi ve üniversite yönetimlerinin tamamen siyasi bir vesayet altına alınmasıdır. Bu durum, üniversitelerin temel işlevlerine büyük bir darbe vuracaktır. Üniversitelerin özerkliğini ortadan kaldıran ve siyasi müdahale ile baskıyı olağanlaştıran bu yaklaşım, gençlerimizin umutlarını ve akademisyenlerin çalışma azmini kıracaktır.
Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki üniversitelerin bilimsel özerkliğinin ve akademik özgürlüğünün nasıl korunduğunu gözlemliyoruz. Bu ülkeler, bilim insanlarını siyasetin değil bilimin gereklilikleriyle yetiştiriyor ve destekliyorlar. Bizim de yapmamız gereken, üniversitelerimizi siyasi müdahalelerden uzak tutmak, bilimsel üretkenliği desteklemek ve akademik özgürlükleri korumaktır.
Bu düzenleme ile akademik kadrolarda liyakat yerine siyasi sadakat aranacaktır. Bu durum, sadece bilime değil, aynı zamanda topluma da zarar verecektir. Nitelikli akademisyenler, siyasi baskılara boyun eğmek yerine, özgür bilim yapabilecekleri ülkelere gitmek zorunda kalacaklardır. Bu, Türkiye’nin geleceğine yapılabilecek en büyük kötülüktür ve bu ülkeyi bilimden, yenilikçilikten, gelişmişlikten ve kalkınmadan uzaklaştıracaktır.”
“ÜNİVERSİTELERİN ÖZERK VE BAĞIMSIZ YAPISINI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, üniversitelerin özerk ve bağımsız yapısını sonuna kadar savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, üniversitelerin bağımsızlığı Türkiye’nin geleceği açısından kritik öneme sahiptir. Akademik özgürlüğü ortadan kaldıran hiçbir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir.
Burada alınacak karar, yalnızca bir kanun maddesinin onaylanması ya da reddedilmesi değildir. Alınacak karar, ülkemizin geleceğine dair bir tercihtir. Akademik özgürlüklerin korunması, üniversitelerin siyasi baskılardan uzak tutulması ve bilimin gerçek anlamda desteklenmesi konusunda bir duruş sergilemek zorundayız. Bu nedenle değerli milletvekillerine sesleniyorum: Gelin, üniversitelerimizi siyasi vesayet altına sokacak bu maddeyi reddedin. Gelin, tarih önünde doğru yerde duralım. Bilimi savunalım, akademik özgürlüğü koruyalım ve üniversitelerimizi siyasi müdahalelerden kurtaralım. Türkiye’nin geleceğini aydınlatmak, gençlerimizin umutlarını yeşertmek için bu maddeyi hep birlikte reddedelim. Bugün burada yapacağımız tercih, büyük bir vebaldir. Üniversitelerimizin geleceğini siyasi hesaplara kurban etmeyelim. Bu maddeye karşı çıkarak, demokrasiye, bilime ve Türkiye’nin geleceğine sahip çıkalım.”