USD41,83
%0.19
EURO48,41
%-0.05
CHF51,94
%0.30
GBP55,55
%-0.23
EURO/USD1,16
%0.06
BIST10.695,32
%-0.30
Petrol64,18
%-1.59
GR. ALTIN5.360,99
%0.43
BTC4.651.934,13
%-1.99
Halit Alpaslan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Genel
  4. ÖZGÜRLÜĞÜN DAĞLARDAKİ ADI

ÖZGÜRLÜĞÜN DAĞLARDAKİ ADI

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Yılkı; genel tanım olarak, doğada özgür bir şekilde dolaşan at sürüsü.
Doğadaki karşılığı; özgürlüğün simgesidir. Kimseye hesap vermeyen, özgür ruhlar da diyebiliriz.
Onların topluluk halinde oluşturduğu manzaralar, koşup oynamaları, şaha kalkmaları, kişneme sesleri bulundukları ortamlara ayrı bir ahenk katıyor. Hatta onların orada olmaları, sanki başımız sıkışsa, kötü bir şey olsa imdadımıza koşacaklar gibi bir güven hissi veriyor bizlere. Bizlere bu duyguyu verdikleri boşuna değildir. Bunların içinde insan hayatını kurtaracak bir sır gizlidir. Ne midir bu sır? Yılanlar tüm canlıları öldürecek zehre sahipken, sadece atları öldüremezler, atları soktuklarında ancak birkaç gün biraz sersemletirler.
Bunu fırsat bilen insanoğlu, yılanlardan aldıkları zehri, az miktarlarda atlara enjekte ederler, atların bağışıklık sistemleri tepki vererek 2-3 gün sonra antikor üretir. Bu atlardan kan alınıp ayrıştırılarak plazma(beyaz kısım) işlenerek panzehir elde edilir. Bu panzehir yılanlar tarafından sokulup zehirlenen insanları kurtarmak için o insanlara enjekte edilerek hayatları kurtarılır. Yani bu nazik ve asil hayvanlar sayesinde dünyadaki en ölümcül zehirlerden kurtulabiliyoruz.
Bu hayvanların doğa da başıboş bulunma nedenleri; sahipleri tarafından binmek, yük taşımak, çift sürmek ve döven çekmek amacıyla kullanıldıktan sonra yaşlanıp iş yapamaz hale geldiklerinde beslememek için insafsızca doğaya terk edilmeleridir, bunlar yıllar bazında çiftleşerek daha da çoğalırlar. Bazen bu hayvanlar, tamamen doğaya terk edilirken. Bazen de belirli bir süre ve ya kışı geçirmesi için bırakılırlar.
Yama Dağları’nda göçebe yaşamının sürdüğü ve bu göçlerin hayvanlarla yapıldığı dönemlerde oralarda da bu hayvanları, iş yapmadığı zamanlarda doğaya bırakma alışkanlığı vardı. Bu emektar ve güçlü hayvanlar doğada kendi başlarına özgürce otlayarak beslenirlerdi.
Sahipleri de zaman zaman onları kontrol ederek hem yılkının yerini belirlerler, hem de kendi hayvanlarının yılkıda olup olmadıklarını takip ederlerdi. Ne zamanki hayvanlar lazım olur, o zaman sahibi tarafından gidip dağda yılkıdan yakalanıp, çalıştırılır ve görevini yerine getirdikten sonra tekrar özgür bırakılırlardı. Bu hayvanların bazıları sahibi tarafından çok kolay yakalandığı halde, bazılarını yakalamak kolay olmazdı, o zaman da tecrübeli, güçlü ve yetenekli göçebe erkeklerinin yakalama teknikleri devreye girerdi, bunlar; bir leğene tuz koyup sallayarak hayvanı kendine doğru yaklaştırmak ve öyle yakalamaktı. Bu teknik işe yaramazsa o zamanda kovboy tekniği olan kement atma yöntemi devreye girerdi. Çok teknik olarak kement atarak hayvanları yakalayanlar vardı. Hatta ironi yapacak olursak; bu tekniğin Dünyaya Drejanlılardan yayıldığı ve kovboylar tarafından Drejanlılar taklit edilerek atların yakalandığı da söylenir. Çoğu zamanda yardımlaşarak yapılır bu yakalama işi.
Biliyorum bu yılkı üyelerini, nasıl oluyor da yırtıcı hayvanlar yakalayıp yemiyor diye geçiyor aklınızdan; ama dağların kendine göre yasaları var tabi ki, dağlar bağrına basar, korur ona sığınanları, vermez düşmana. Birde örgütlüdür bu hayvanlar birlikte hareket ederler, kolay kolay vermezler arkadaşlarını düşmanlara. Yaşlılık ve hastalık dışında pek eksilmez bu ailelerin fertleri.
Yılkı atları; En çok Toros Dağlarında, Erciyes Dağı’nın eteklerinde, Afyon Emirdağ Bölgesi’nde Manisa Spil Dağı’nda, Gökçeada’da,Nevşehir Kapadokya Bölgesi’nde ve Yama Dağları’nda yaşadıkları bilinir….
Kış aylarında bu yılkı atları kendilerine barınak ararlar, bulamazlarsa ağaç diplerine sığınarak, yaşamlarını devam ettirmeye çalışırlar. Atlar vücut ısılarını,( – 40) derecede yaşayacak kadar koruyabilirler. Kış aylarında yaz aylarının aksine daha az hareket ederler, kar yağdığında yiyecek bulamadıkları dönemlerde açlık ve susuzluk nedeniyle yerleşim yerlerine indikleri olur. Son yıllarda yapılan gözlemlerden, yaz aylarının ortalarından sonra su sıkıntısı çektikleri tespit edilmiştir.
Yılkıyı oluşturan en asil grup olan atların kişisel ve duygusal özellikleri: Atların, sahiplerine aşık olduğu söylenir, duygusal canlılardır, korku, öfke, tiksinme ve şaşkınlıkları kolayca anlaşılır. Korktuklarında kuyruklarını bacakları arasında saklarlar, sinirlendiklerinde ise kuyruklarını çevresindekilere zarar verecek kadar şiddetle sallarlar. Oynamak istediğinde bunu sahibine bir şekilde dürterek bildirir, sahibini yalayarak ona şükran duygularını anlatan atlar, mutlu oldukları zaman alt çenesi gevşek olur ve salyası akar. Atlar aynı zamanda hem fiziksel hem de ruhsal anlamda şifayı simgelerler. Atlar cesur ve atılgandır ve sahibine de itaatkardırlar. Sahiplerinin onları tanıdığı kadar onlar da sahiplerini tanırlar, bu asil ve itaatkar canlıların, sevmediği kişi ve eşyalar karşısında tepki gösterdikleri de bilinir. Atlarda yorgunluk hissi yoktur, at sahipleri bunu bilir ve ona göre davranırlar. Aksi taktirde atlar çatlayarak ölürler. Atların ortalama ömürleri 25-30 yıldır. Atlar genellikle ayakta uyurlar kendilerini güvende hissettiklerine ise yatarak uyurlar. Uykuları günde parça parça olmak üzere 2,5-3 saat kadardır.
Atlarla ilgili birkaç tanıma tekniği:
Atın dişi olanına, kısrak denir.
Erkek olanına aygır.
Yavrusuna tay,
Yumurtası çıkartılıp iğdiş edilenine de beygir denir
Ensesindeki kıllara yele denir.
Küçük başlı ve küçük kulaklıdırlar.
Atlar tek renk oldukları gibi karışık renkli(ala) olanları da vardır.
Atların yalın adımları ve rüzgârla bütünleşen özgür ruhları, insanın içindeki sınırsız özgürlük hissini uyandırır; işte bu yüzden doğada özgürce koşan bir at gördüğümüzde içimizi özgürlük tutkusu sarar

ÖZGÜRLÜĞÜN DAĞLARDAKİ ADI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 28 Ekim 2025, 10:58

    Drejanlanlarla özleşmiş atları güzel kaleme almışsınız . Başarılar dilerim

  2. Okuyucuyu Anadolu’nun o rüzgârlı, özgür dağlarına götürüyor.Çok güzel olmuş kaleminize ve emeğinize sağlık

  3. 27 Ekim 2025, 14:18

    Bilgilendirici ve geçmişten günümüze köy yaşantısının hikayeleştirilmesiyle değerli bir yazı

Giriş Yap

Yazıhan Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!