Anadolu coğrafyasında çok farklı kuş türleri
yaşar. Bunlardan, Çok güzel sesli olanından, rengarenk
tüyleri olanına kadar, avcı olup zarar vereninden,
penceremize konup bize şarkılar söyleyenine kadar. Bu
kuşlar gökte kanat çırparak; Cıvıl cıvıl ötüşerek
bulundukları her ortama güzellik katarlar. Ancak bu kuş
sürülerinin içlerinden biri var ki; en esrarengiz olanı o.
Yani meşhur Pepuk (guguk) kuşu. Gecenin sessizliğinde
onun sesi duyulduğunda, insanlar uğursuzluk getirecek
diye rahatsız olurlar. Yaşlılar bu uğursuzluğun nedenini
şöyle anlatırlardı:
Hikaye bu ya: iki küçük kardeş varmış. Bunlar, küçük
yaşta annelerini kaybetmişler, anneleri ölünce babaları
zalim mi, zalim bir kadınla evlenmiş, kadın çocukları hep
dövüyor, korkutuyormuş. Üvey anne bir İlkbahar günü
çocukları, kenger toplamak için dağa gönderir. Erkek
kardeş, çıkardığı kengerleri kız kardeşinin boynunda
asılı olan torbaya koyuyormuş. Akşama kadar bir hayli
kenger çıkarmışlar, fakat torba delikmiş ve kengerler
dökülüyormuş. Akşam olunca torbanın boş olduğunu
gören erkek kardeş, üvey annenin korkusuyla,
kengerleri onun yediğini düşünmüş ve kız kardeşine
sinirlenmiş. Kız kardeşi de ‘’eğer inanmıyorsan karnımı
aç bak’’ demiş. Erkek kardeş, Kız kardeşinin karnını açıp
boş olduğunu görünce, kengerleri onun yemediğine
inanmış ama kardeşi oracıkta ölmüş. Kardeşini
öldürmenin vicdan azabıyla Allaha yalvarıp dua etmiş.’’
Allah’ım beni Pepuk kuşu yap, dağlara sal ki dünya
döndükçe, dağlara taşlara kardeşim kardeşim diye
seslenip durayım’’ demiş.
O gece çocuğun duası kabul olmuş. Genç erkek,
Allah’tan, Pepuk kuşuna dönüşmüş ve gidip kardeşinin
baş ucundaki ağaca konup, kardeşi için seslenip
durmuş. O gün bu gün, bu çocuk Pepuk kuşu olarak
dağlarda oradan oraya, dolaşıp, daldan dala konarak;
Ke kuşt, mın kuşt. Kim öldürdü, ben öldürdüm.
Ke şuşt, mın şuşt. Kim yıkadı, ben yıkadım.
Ke rokır mın rokır. Kim kaldırdı, ben kaldırdım.
Der, feryat figan edermiş.
Bu hikaye dilden dile dolaşarak bu güne ulaşmış.
Her bahar kengerlerin yeşermesi ile beraber Pepuk
kuşunun acıklı ötüşü hatırlanır.
Keyifle okudum ,çok güzel olmuş.
Köyde geceleri çok dinlerdik. Hep merak ederdim nasıl bir kuş oduğunu. Hoşuma gitti.Eline, beynine sağlık. Aklında tutmak, unutmamak güzel bir özellik.
Eline yüreğine sağlık emmioğlu
Yine çok güzel. Tebrikler abim. Kalemin güçlü olsun
Baharda memlekette çıkan Kenger gibisi yok,çok severim..Bu hikayeyi ve eşsiz ezgisini Metin Kemal Kahramandan dinlemiştim şimdi değerli üstadım Halit Alparslan’dan okumak beni eskilere götürdü..Çok sürükleyici bir anlatım,kalemine sağlık değerli pirim..Bir sonraki yazını merakla bekliyorum..
Yazıyı okuduktan sonra merak edip internetten baktim…Zamanlamasının mükemmel olduğunu, yumurtalarını başka yuvalarda gizli büyüttüğünü öğrendim çok ilginçmiş…
Hocam bu güzel hikayeyi paylaştığın için teşekkür ederim.
Rahmetli anamdan dinliyor gibi oldum … Bir anda olsa o yıllara gidip geldim …yüreğine sağlık
Keyifli bir yazı. Tebrik ediyor, başarılar dikiyorum