SARI BOZKIRDAN, YEŞİL CENNETE(Yazıhan Ovasının Yeniden Doğuşu)
Belleğimin derinliklerinde unutulmuş anıların arasında bir tren yolculuğu var.
80’li yıllar… Tren soluya soluya Yazıhan bozkırından geçiyor. Başımı cama dayayıp bakıyorum; saman sarısı, uçsuz bucaksız ova göz alabildiğine uzanıyor. Vagonda yorgun bir hava hâkim. Kimisi uyuyor, kimisi gözlerini bir noktaya sabitleyip düşüncelere dalmış.
Sadece kışını görsem, burayı mahkûmların cezalandırılmak için gönderildiği Sibirya türünden bir yer sanabilirdim; yazını görsem Western filmlerindeki çölleri ve rüzgârla sürüklenen o kurumuş otu anımsardım.
Malatyadan Yazıhana 40 kilometrelik yolculukta panoramik manzaralar insana ufuklar açardı,… Trenin ay yıldız ile süslü camından içeriye dolan görüntüler, usta bir ressamın fırçasından çıkmış gibiydiler. Tren yolunun geçtiği, sarı ve kahverenginin tüm tonları, ve uçsuz bucaksız bozkırın görüntüsü… Bu görüntüler yazıhan’dan sonra kuzeybatıya yaklaştıkça özellikle kuruçay ile yeşillik de eşlik etmeye başlardı…
2016 yılında, dönemin Belediye Başkanı Nevzat Öztürk ile karşılaştık. Kendisine buradan selam ve saygılarımı iletiyorum. Bu görüşmemizde, “Remzi Bey, biz bu ovaya yakında suyu getireceğiz. Ancak buralara ne ekelim, ne dikelim? Bu konuda bize bir yol gösterirseniz çiftçilerimiz ve üreticilerimiz aydınlanır,” diyerek haklı bir özeleştiride bulunmuştu.
Aslında devlet, suyu kapalı sulama sistemiyle tarlaya kadar getirmekte ve bundan sonraki bütün işlemler çiftçilere bırakılmaktadır. Halbuki, arazinin sulamaya hazırlanması, tarlaya ne zaman, ne kadar ve hangi yöntemle su verileceği hususları özel eğitim ve bilgi sahibi olmayı gerektirir. Maalesef, fizikî tesisler için büyük yatırımlar yapılmakta ancak çiftçinin eğitimi hep ihmal edilmektedir.
Bunun üzerine konuyu kurum müdürümüz Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan Bey’le görüştükten sonra, Nevzat Bey’e yardımcı olacağımızı ilettik. Öncelikle zemin etüdünün yapılması gerektiğini söyledik ve bu hususta belediyenin imkânlarından yararlanabileceğimizi belirttik.
Kayısı Araştırma Enstitüsü mühendislerinden Sinan Çolak, Adil Gezer ve ben; belediyenin sağladığı kepçe, traktör, araç ve işçilerle birlikte Yukarı Boyaca’dan başlayarak ovada ve Hamidiye köyüne kadar olan hatta zemin etüdü yaptık. Bir hafta süren çalışmalar sonucunda, ovanın bir metreden sonra sert bir tabakaya sahip olduğunu tespit ettik. Bu durum hemen hemen tüm ova düzlüğünde aynıydı. Buna karşın yamaç ve eğimli arazilerin zemininde bir sorun görünmüyordu.

Etüt çalışmasından bir kare

Toplantıya katılan kurumlar
Bu arada Belediye Başkanı diğer kurumlarlada art arda toplantılar gerçekleştirdi. Başta Üniversite, Büyükşehir Belediyesi, Tarım İl Müdürlüğü ve Şeker Pancarı Fabrikası Müdürlüğünden uzmanlar ve Müdürler bu toplantılara katıldı.
Biz işimizi bitirdikten sonra raporumuzu sunduk; Yazıhan Ovası’nda zemindeki sertlik nedeniyle sert çekirdekli ve sert kabuklu fidanların uygun olmadığı, ancak yumuşak çekirdekli meyve türleri ile tarla, sebze ve bazı endüstriyel bitkilerin yetiştirilebileceği belirlendi. Ayrıca aşırı sulama durumunda, yer altındaki sert tabaka nedeniyle suyun birikebileceği, bu da bitkilerde kök çürüklüğüne yol açacaktır.
Ayrıca aşırı su , toprak verimliliğine doğrudan tesir eden tuzluluk ve çoraklık gibi istenmeyen bozuklukların da sebebidir. Çünkü tarlaya sulama suyu. ihtiyacından daha fazla verildiğinde, geçtiği yerlerdeki tuzları eriterek bitki kök bölgesinin altına kadar sızar. Toprağın üst katmanlarında bitkilerin kullanması ve buharlaşma neticesinde su azaldıkça, alt katmanlardaki tuzlu su yukarı doğru hareket eder. Su buharlaşıp atmosfere karışırken çözdüğü tuzları toprak yüzeyinde bırakır. Her yıl tekrar eden bu hadiseyle tuz birikimi bitkilere zarar verecek seviyeye ulaşır.
Sonuç olarak su, her insanın hergün kullandığı vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Daha büyük su sıkıntısı ile karşılaşmamak için suyu kullanıcı durumunda olanlar ile su konusunda çalışan ve onu idare edenlere önemli vazifeler düşmektedir. Diye uyardıktan işimizi bitirip oradan ayrıldık.
Yakın zamanda Yazıhan’a gittiğimde, dümdüz ovada göz alıcı bir yeşilliğin uzandığını görmek beni içten içe sevindirdi. Bu bereketli topraklar, Boztepe Barajı’ndan gelen kapalı sulama sistemi sayesinde adeta can bulmuş, her yeri bir cennet manzarasına dönüştürmüştü.
Yazıhan’a her gidişimde, çiftçilerin bu önerilere uygun şekilde bilinçli üretim yaptıklarını görmenin mutluluğunu yaşıyorum. Sonuçta “Hey gidi günler hey!” demekten de kendimi alamıyorum.


Güzel bir çalışma olmuş eline emeğine sağlık
Malatyamız için yapmış olduğunuz bu çalışma gerçekten çok önemli ve faydalı emeklerinize sağlık ekinlerini kaldıran o köylülerimizin yüzleri gülüyorsa ne mutlu size ellerinize sağlık